16 Ocak 2014 Perşembe

Hong Kong - Macau

Bir Yeni yıl Macerası!!


Her geçen yıl, acıları, tatlılılıkları ile bizlere birçok şey katıyor. 2013 yılı bizim adımıza çok yorulduğumuz, çok şey öğrendiğimiz, çok şey feda ettiğimiz uzun yıllar da hafızalarımızdan silemeyeceğimiz bir yıl oldu. Bambaşka bir ülkede, bambaşka bir kültürde hem iş hayatını hem de günlük hayatı anlamaya çalışmak sanıldığı kadar kolay olmadı. Üstelik Çin gibi yıllarca dışarıya kapalı kalmış bir ülkede uyum sağlamak biraz zaman alsa da bir süre sonra taşları yerine oturtup kendi dünyamızı kurduk. En çok zorlandığımız noktalar sosyal hayatın yaşadığımız bölgelerde sıfır oluşu oldu. Öğrencilik yıllarımızdan beri sinema, tiyatro, sergiler, paneller, festivaller, vb. birçok aktiviteyi kovaladığımız, onca zamandan sonra; tiyatronun sadece büyük şehirlerde, sinemanın ise tüm filmlerin Çin yapımı ya da Çince dublajlı olup, dünyanın çok gerisinden takip ettiği ve kimsenin bundan rahatsız olmadığı bir toplumda yaşamak, her defasında ‘’bu nasıl iştir?’’ dedirttiyse de gerçekleri kabul edip yine her küçük fırsatta yollara düştük. Tempolu geçen bir yılın sonunda kendimize yeni yıl hediyesi olarak bir seyâhat armağan ettik. Bu sefer rotamızda 2 özel idare bölgesi vardı: Hong Kong ve Macau.


Hong Kong yıllarca Büyük Britanya Krallığı, Japonya ve Çin arasında elden ele dolaşmış ve son olarak 1997 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ne Özel idari bölgesi olarak katılmıştır. Macau ise 1800’lü yıllardan sonra Portekiz sömürgesi olmuş 1999 yılında oda Çin Halk Cumhuriyeti’ne Özel idari bölgesi olarak katılmıştır. Bu iki bölgede Çin vatandaşlarından özel izin istemesine rağmen Türk Vatandaşlarından vize istememektedir.  Hong Kong ve Macau arası Feribotla 1 saattir. Bütün araştırmaların sonunda programı hazırladık ve yollara düştük. Bu arada ben feci halde grip olarak yola çıktım. Halsizlik olmadığı için sorun teşkil edip gezmeye engel olmadı.


31.Aralık 2013- HONG KONG

Biletlerimiz Hangzhou Uluslararası Havalimanı’ndan direk Hong Kong’a idi. Yeni yıla havada girebilme ihtimalimize rağmen bu yıla Çin’de girmemek adına yola çıktık. İşlerimizin bu kadar yolunda gideceği aklımıza gelecek son şeydi. Hong Kong’la ilgili okuduğum bütün yazılarda inanılmaz kuyruklar, kalabalık ve saatler süren bekleyişlerden bahsediyordu. Fakat havalimanına adımımızı atar atmaz şans bizden yana döndü. Havalimanının 28.500.000. müşterisi olmuşum. Bir kutlama ekibi elinde kamerası, fotoğraf makinesi olan bir grup bizi alıp kenara çekti 5 dk. Bir çekimin ardından sembolik hediyemi de alıp ekiple beraber pasaport bölümünden uçak hızı ile geçtik. Seyahatimizin sponsoru eşim bu duruma pek bir içerlese de 28.500.000 yolcu bendim ve hediye(hoş bir kupa bardak) benim hakkımdı.Bu arada Hong Kong hava yolları THY’yi aratmayacak bir konforda ve güvende seyahat etmemizi sağladı.



Yola çıkarken zaman kaybetmemek için el bagajı olacak şekilde ayarladık çantalarımızı. Bu da uçaktan iner inmez jet hızı kazanmanız konusunda büyük adımdı. Hong Kong’a indiğimizde 15 dk. gibi komik bir zaman diliminde bütün işlerimiz bitmişti ve hemen çıkışta gelen turistleri doğru yönlendirmek için bekleyen rehberin yanına gittik. Rehber bize hangi bölgelere hangi saatte gidersek kalabalığa maruz kalmayacağımız konusunda detaylıca bilgi verdi. Otelimizi yine Agoda.com’dan ayarladık. 31 Aralık ve 1 Ocak günü Hong Kong Adasında yer alan Ramada Hotel’de kaldık. Hava limanı Lantau Adasında ve Hong Kong Adasına kadar tren var.




 Tren 23 dk.’da Hong Kong Adasında oluyor ve sadece Tsin Yi, Kowloon ve Hong Kong bölgelerinde duruyor. Havalimanı personeli yardımcı olabilmek için ellerinden geleni yapıyor. Hong Kong’da birçok yerde kullanılan Octopus karttan almak istedik fakat görevli eğer havalimanından kartı alırsak tren ücretinin 100HKD(Hong Kong Doları)(25TL)olduğunu sadece tren biletinin ise kişi başı 80HKD(20TL) olduğunu bileti oradan, Octopus kartı da şehirde istediğimiz her yerden alabileceğimizi söyledi. Biz de tavsiyeyi dinleyip sadece biletleri alıp hemen trenlere yöneldik.  Son derece lüks trenler adalar arası su altından kalan bölgelerde de yüzeyden geçti.(Gidişimiz akşam vakti olduğu için fotolar dönüşten) 



Hong Kong istasyonunda birçok otelin ücretsiz servislerinin olduğu durağa gidip Ramada Hotel’in servisi ile otele geçtik. Ramada Hotel konumu açısından çok iyi idi. Eşyalarımızı odaya bırakıp daha önce Hong Kong Seyahati e-kitap sitesinden indirdiğim ‘’Yürüyerek Hong Kong’’  haritası ile sokaklara attık kendimizi. Harita tam bizim otel için özel olarak hazırlanmış gibiydi aktarların olduğu sokaklardan geçtik,  antikacılarla dolu Hollywood caddesine çıktık. 




Daha önceki Çin seyâhatlerimizde sarayların dört duvardan ibaret oluğunu ve içinde hiç eser kalmadığını görmüştük. Hollywood caddesinde yürürken fark ettik saraylardaki bütün eserler bu caddede ki dükkânlardaymış meğersem.


  Hollywood caddesinin ortasında Man Mo Tapınağı da var biz akşam orda olduğumuz için tapınağa giremedik. Gökdelenlerin arasında kalmış bu tapınağın en önemli özelliği Taoizmi savunmaları olduğunu araştırmalarım sırasında okumuştum.  


Tapınağın etkisinden midir yoksa insanlara o mistik havayı yakalatmaya çalışmalarından bilmiyorum ilk defa dükkânların önünde küçük tütsü sunakları gördüm.  Hemen hemen her dükkânın önündeki sunaklarda yanmaya devam eden ya da sönmüş tütsülerin kokusu bütün caddeyi sarmıştı.


Antikacıların vitrinlerinde fotoğraf çekmek yasak yazılıydı. Sanırım ya ürünlerinin taklit edilmesinden korkuyorlardı ya da resim çekeceğine gel al diye bir tepkiydi. Hollywood caddesinden devam edip dünyanın en uzun yürüyen merdiveni olarak kaynaklara geçen Mid-Levels Escalator’a gittik.



Arka arkaya sıralanmış bir sürü yürüyen merdiven insanları Hong Kong adasının kalbinde gezdiriyordu. Hong Kong’ta hemen hemen bütün sokaklar dik yokuşlardan ibaret hükümet çalışmış ve halkına çok güzel bir armağan vermiş bence. Merdivenin başından sonuna kadar gitmek 20 dk. sürüyormuş. Biz denemedik açıkçası merdivenin en can alıcı kısımlarını kullanıp kendimizi eğlence dolu sokaklara attık. Bu arada merdivende gördüğüm bir reklam çağrısını da paylaşmadan edemeyeceğim.




31 Aralık gecesi rezervasyon yaptırmadığımız için yer bulmakta biraz zorlandık. Fakat tam o sırada komşumuz bize yardım etti ve Soho bölgesinde en işlek yerde olan Santorini Greek Restaurant barında bize iki kişilik yer ayarladı.



Hızlıca menüde göz gezdirirken menüden o kadar tanıdık tatlarla karşılaşmak hem kızdırıyor hem sevindiriyor kısaca insanı karma karışık yapıyor. Ben tavuk, eşim et yemeği tercih etti yanına özel Yunan salatalarından söyledik. İçecek olarak da ev yapımı kırmızı şaraplarından bir şişe söyledik. Yemekler ve şarap şahaneydi fakat salatalarını hiç beğenmedik. İki domatesi bir soğan biraz kapari ve 3 zeytinden oluşan bu özel salatalarının en can alıcı yeri kuşkusuz ki peynirleri idi.


Yemekten sonra hızımızı alamadık ve üzerine bir de midye ve menşei Yunanistan olduğunu söyledikleri bir bira istedik. Çin’de yediğimiz onca berbat midyeden sonra bir şölen edası ile hepsini mideye indirdik.


Santorini’nin sahibi çok tatlı genç bir Yunan çift, restaurantta en dikkat çeken tipler de biz olduğumuz için bir süre sonra kıyın kıyın yaklaşıp sizler nerelisiniz diye sordu. Kızcağız da haklı Yunan dese bizi dinliyor Ç’ler Ş’ler havada uçuşuyor. Komşudan geliyoruz diyince pek sevindi. Kendiside daha önce İstanbul’a gelmiş ve 3 günde 5 kilo aldığını söyleyiverdi. Yemeklerimiz bittikten sonra hesabı ödeyip ayrıldık yeni yılımız için birde güzel Ouzo(Uzo Yunan Rakısı) hediye etti. 2 ana yemek, bir şişe ev yapımı şarap, salata,1 porsiyon Midye, 1 adet Fix Bira için 1100HKD (275 TL) ödedik.



Yeni yıl yaklaşmaya başladığında sokaklardaki kişi sayısı git gide arttı. Fakat takdir edilecek bir durum varsa oda Hong Kong Polisi idi. Çok sıkı güvenlik önlemi almışlardı ve bu halkı rahatsız edecek boyutta değildi. Her köşede polisler gözlem yapıyor ara sıra güvenlik anonsu geçiyorlardı. Nüfusu artan sokakları kapatıp diğer tarafa insanları yönlendirdiler ve böylece tek bir kargaşa olmadan insanlar huzurla eğlendi. Yemekten sonra Soho’dan devam edip Dünyaca Ünlü Hard Rock Cafe’nin de olduğu Lan Kwai Fong bölgesine geçtik. Bilenler bilir Hard Rock Cafe dünyanın birçok ülkesinde şubeleri olan pek popüler bir mekândır. Yakında İstanbul’a da bir şubeleri açılacak. Hard Rock Cafe’nin Sokağı hem pek kalabalık hem de pek eğlenceliydi. Hintlisi, Almanı, Türkü, Japonu, kısacası tüm dünya milleti bu sokaktaydı. Hard Rock’tan hemen gezinin anlam ve önemini ifade eden bir magnet alıp iki de bira kapıp içerdeki yüksek ses düzeyinden kaçıp sokağa çıktık.




Bu arada magnet için 130HKD(32,5TL) ödedik.  Gece yarısına kadar orda kaldık. Sokakta dans eden insanlar mı dersiniz eğlenip sohbet edenler mi her çeşit mevcuttu. Saatler 12’yi göstermeye yaklaşınca Central Pier’e gidip havai fişekleri izledik. Polis burada da iş başındaydı insanları güvenle sahile ulaştırmak için var gücü ile çalıştı.



 Havai Fişek gösterisi beklediğimizden kısa sürdü çok fazla uzatmadan hemen bir taksiye atlayıp otele döndük. Hong Kong’ta trafik soldan akıyor bu yüzden ilk anlar biraz kafam karışsa da sonrasında hemen toparlayıp yoluma baktım. Taksiye 35HKD(8TL) ödedik.



 Türkiye ile kıyasladığımız zaman taksiler burada bedava kalıyor. Çok kısa otelden de bahsetmek istiyorum bilindiği üzere Ramada Hotel uluslararası bir zincir. Gecelik 341TL ödedik fakat oda çok küçük olduğu gibi ( bu bir Hong Kong klasiği bunda şikâyet yok her yer küçük) yataklarda küçüktü. Ve Hong Kong iklimi ılıman olduğu için sıcak klima sistemi Otelde yoktu. İlk gece üşüyerek uyuduk ertesi gece içinde gayet pişkin ekstra yorganla bu işi çözdüler.  Burada sadece oda fiyatı bu kahvaltı dâhil değildi.


01 Ocak 2014-HONG KONG

Sabah 8’de otelden çıkıp otelin servisi ile Hong Kong metro istasyonuna gittik. Hong Kong metro istasyonu IFC Mall’un içinde o yüzden kahvaltımızı McDonalds’ta yapıp metro ile Big Buddha Tian Tan’ın bulunduğu Lantau Adasına gittik. 



Hong Kong’da metro sistemi çok gelişmiş. Her yere metro ile gitmeniz mümkün. Big Buddha’ya gitmek içinde bulunduğunuz istasyondan  Tung Chung istasyonuna gitmeniz yeterli. Hong Kong metro istasyonundan Tung chung istasyonuna bilet ücreti 1 kişi tek yön 26HKD( 6TL). İstasyon çıkışı ister dışarıda bekleyen tur otobüsleri ile isterseniz de teleferikle Big Buddha heykelinin bulunduğu tepeye gidebilirsiniz. Biz teleferikle gitmeyi tercih ettik. 


. Sabah saat 9.30da orda olduğumuz içinde teleferik kuyruğunda çok az insan vardı. Bu zamana kadar yaptığım en uzun teleferik yolculuğu idi. Uludağ’a çıkarken sallanan teleferikten sonra bu adeta konfor abidesi idi. Teleferik ücreti 3 sınıfa ayrılıyor; ekonomi, kristal kabin, özel kabin. Bütün kabinler aynı ebatta tek fark kristal kabinin zemini cam bu sayede aşağıyı da çok rahat görebiliyorsunuz. Özel kabin adı üstünde kişisel kiralamış oluyorsunuz. Ekonomide diğer yolcularla paylaştığınız kabinler biz ekonomiyi tercih ettik gidiş dönüş kişi başı 150HKD(37,5TL) kristal kabinler 240HKD falandı açıkçası tek farkın tabanda olduğunu görünce o kadar paraya değmeyeceğini düşündük. Tırmanış 10 dk. Sürdü.





Çıkışta sizin fotoğraflarınızdan yapılmış anahtarlıklar, kar küreleri sizi bekliyor olacak ama 3 parça uyduruk denebilecek kalitedeki ürünler için 100TL ödemek pek akıl mantık işi değil diye düşünüyorum. Teleferik çıkışı küçük bir çarşının ortasına düştük.  Çarşının içi fast food zincirleri, noddlecılar, kahveciler, hediyelik eşya satan dükkânlarla doluydu. Buralardan hızlıca geçip hedefe yöneldik.



Karşımızdaki heykel dünyanın en büyük oturan budası olma özelliğine sahip. Yanına yaklaştıkça ihtişamı insanı büyülemiyor desem yalan olur. Uzunca bir merdiven tırmandıktan sonra heykelin yanına yaklaşıp nedir ne değildir anlamaya çalıştık ama etrafta herhangi bir tanıtıcı yazı maalesef yoktu.







Budaya giden yolda Çin Zodiac takviminin generalleri kendilerine belirlenen saat dilimlerinde Budaya refakat ediyorlardı. 


Dönüşte sabah erkenden yola çıkarak ne kadar doğru bir karar verdiğimizi bizzat gözlerimizle gördük. Teleferik için bilet sırası almış başını öyle bir gitmişti ki ilk defa erken uyanmanın hazını iliklerime kadar hissettim.


Yeni durak Hong Kong istasyonuna dönüp ordan Kowloon’a geçip Avenue of Stars ziyareti yapmak ve Lion and Dragon Dance gösterisine yetişmek vardı. İstasyona gidince IFC Mall’da yer alan Apple store bakmak istedik. Açıkçası fiyatlar nedir diye merak ettik. Herkesler Çin’de her şey ucuz sanırken Apple fiyatları en fazla 200-250TL fark ediyor.  Mağaza girdiğimizde öyle bir kalabalıkla karşılaştık ki nedir bu bedava mı dağıtıyorlar demekten kendimizi alamadık. Biraz ürünleri incelemeye başlayınca fiyatlarda 500TL gibi bir farkın olduğunu görünce insan kendini alışverişten alı koyamıyor doğrusu.



 Mağaza çalışanları sistemi çok iyi oturtmuş ürünü almak için öncelikle pide kuyruğuna benzeyen bir sıraya giriyor sonra ‘’Ne vereyim abime?’’ rahatlığı ile tablodan ürünü seçtirip yanına bir görevli vererek işlemlerini bitiren bir çalışan ordusu vardı. Aşağı katta ödeme yapılıyor yukarı katta çıkıp tekrar sıraya girmeniz gerekiyor burada da teknik elemanlar karınca gibi çalışıyordu.


Gümrük vergisinin olmaması sayesinde insanlar domates salatalık alır gibi Apple ürünleri almak için bu mağazada sıraya giriyor. Şaşkınlığımı uzun süre atamadım.  Hiç abartmıyorum biz mağaza içerisinde iken yaklaşık 100 telefon, 100 ipad, 100 macbook satılmıştır. Biz bile bir bakıp çıkma planları ile girdiğimiz mağazadan elimizde ürünlerle çıktık. Koşar adım Apple store’dan kaçıp Kowloon’a geçmek için istasyona indik. Kowloon istasyonu direk bir mall’un içine çıkıyor ve buradan çıkmanız nerede ise imkânsız. Çalışanlardan yardım istediğimizde de dışarı çıkamazsınız dediler. Çıkış yolları ararken MAC mağazası ile burun buruna geldim ve her yerde aradığım bu güzel kozmetik cennetinden 2’li far alıp 300HKD(75TL) tekrar bir çıkış aradık. Ve büyük bir stresin ardından istasyona inip East Tsin sha sui istasyonuna geçtik bu kısa mesafe yolculuk kişi başı 4,5 HKD(1TL). Yön tabelaları çok yetersizdi. Birini kaçırdığınız takdirde koca koca alışveriş merkezlerinde kaybolabilirsiniz. İstasyonla Avenue of Stars arası 2 dk. sürmedi. Hemen davul seslerine kulak kabartıp Lions and Dragons Dance gösterisinden bir kuple izlemeye yetiştik.


Gençler hünerlerini sergilemekte sıkı yarıştılar. Çıkışta bulvar fena sayılmayacak derecede kalabalıktı. 



Pek hoşlanmadık açıkçası birkaç foto çekmek izdırap olunca dinlenmek için Starbucks’a attık kendimizi. Dünyadaki en güzel manzaralı Starbucks’lardan birisi sanırım burasıdır.



Tatil için çok doğru bir zaman seçtiğimizden bahsederken aslında ölümüne kalabalık olmamasının sebeplerinden birinin yeni yılın  Çin’de sadece 1 gün ve hafta içi tatili olmasından olduğuna karar verdik. Yaz zamanı insanlar hafta sonu için bile Çin’den buraya akın ediyorlarmış.  Bu yüzden size tavsiyem seyâhat programınızı yaparken Çin tatil günlerini de hesaba katmanız olacaktır. Tarih kış aylarını gösterse de hava 20li derecelerde seyretti. Starbucks’ta yaklaşık 1saat oturup dinlendikten sonra dünyaca ünlü gece pazarlarını gezmek için yola koyulduk. İlk olarak Ladies Market’e geçtik. Yine yukarda verdiğim linkte bulacağınız e kitapçık sayesinde buraları elinizle koymuş gibi bulabilirsiniz. Ladies Market tıpkı bizim sosyete pazarlarımız gibi gerekli gereksiz bir milyon şeyi aynı anda bulabileceğiniz bir pazardı. Buranın sonu sizi Temple Street Night Market’e bağlayacaktır.



 Burası bazı kaynaklarda erkek pazarı olarak geçiyordu. Bunun sebebini de söyle anladık pazarı tapınak sokağına bağlayan ara yolda çok fazla tezgâhta müstehcen eşyaların bayanlar tarafından satıldığını gördük. Tapınak sokağına gelince ise yine sosyete pazarı kaldığı yerden devam etti. Açıkçası son bir yıl içerisinde bunlara benzer o kadar çok pazar gördüğümüz için bize pek de cazip gelmedi. Bu arada ben daha doğrusu biz Kowloon bölgesini hiç beğenmedik. Çünkü burası kara olarak da Çin’e bağlı olduğu için mi bilmiyorum bölgeye girer girmez Çin esintileri etrafımızda dolaştı. Kalabalık sokaklar, kaba insanlar, tükürenler, bağıranlar geğirenler… Oysa Hong Kong bölgesi adeta Küçük İngiltere’ydi.  Şık hanımlar beyler, saygılı ve son derece görgülü insanlar etrafınızdalar.


Pazardan dönüşte en yakın istasyon olan Yau Ma Tei istasyonundan Hong Kong Adasında ki Centeral istasyonuna geçtik ve buradan yine Taksi ile otelimize döndük. Taksi ücreti 35HKD(8TL). Gün içerisindeki yemekler Mcdonalds -Burger King  

 2 Ocak 2014 – MACAU


Sabah 7.30 da otelden ayrıldık. Servis 8.15,te kalkıp 25 dk da Macau Ferry Terminal (feribot limanı) olacağını duyunca bizim için geç olacağını düşünüp hemen bir taksi ile 10 dk gibi kısa bir sürede limana ulaştık. Limanda Turba Jet firmasının feribotları kalkıyor. Liman girişi yine bir alışveriş merkezi, bilet satış ofisi de 2.katında. Gayet erken hareket ettiğimiz için önce Mc Donalds’ta kahvaltımızı yaptık ve hemen üst kata çıkıp biletlerimizi aldık. Biletler 2 sınıfta satılıyordu. Ekonomi ve business açıkçası burada da bir fark yoktu. Biz 09.00 feribotu ile Macau’ya gittik bilet fiyatları kişi başı 159HKD(40TL) giderken sıkı bir kontrol yok 1 saatlik feribot yolculuğundan sonra Macau’da direk pasaport kontrolden geçtik. 


Yine erken davrandığımız için bu işlemler saatler sürmedi. Liman çıkışı hemen bir taksiye atlayıp otele gittik. Macau doğunun Las Vegas’ı olarak ün yapmış bir ülkedir. Yıllarca Portekiz sömürgesi olarak yaşamış daha sonra Çin’e özerk bölge olarak dâhil olmuştur.  Las Vegas’ta yer alan birkaç konsept kumarhane burada da yer almaktadır. Gündüz tarih kokan sokaklarda gezip akşamları kumarhaneleri ziyaret edebilirsiniz. Niyetim kesinlikle kötüye teşvik etmek değildir. Gezilip görülmesi gerektiği kanaatindeyim sadece.


Yine Agoda.com’dan rezervasyon yapıp Royal Hotel’de kaldık. Otel 5 yıldız klasmanında idi ve gerçekten hakkını verdi. Kahvaltı hariç Gecelik 238TL ödedik. Otele gittiğimizde check-in işlemini saat 3’ten önce yapamayacağımızı söylediler. Biz de lobide oturup elimizde ne var diye bir plan program yapmaya başladık. Burada da otelin servisi çok iyi idi. Akşam 17.00’da Macau Tower’a ve büyük otellere ücretsiz servislerinin olduğunu söylediler üstelik Macau Tower biletlerini otelden alırsak kişi başı 135MD(33TL) yerine 110MD(27,5TL) ödeyeceğimizi söylediler biz de biletleri otelden aldık. Eşyalarımızı lobiye teslim edip düştük sokaklara. Daha önceden nerelere gideceğimiz planlı ve programlı olduğu için otellerin bu bölgelere yakın olmasına dikkat ediyoruz. Royal Hotel’de konumu itibari ile büyük kolaylık sağladı bize.


Önce ara sokaklardan geçip Ruins of St.Paul kilise kalıntılarını görmeye gittik. Tarihte ilk defa bir kilisede böyle tasvirler yapılmış. Kilise üzerinde Meryem Ana’dan koyuna, Portekiz gemisinden, insan iskeletine kadar pek çok dünyevi sembol canlılığını korumaktadır. Merdivenlerde biraz dinlenip insanları izlemeye başladık.



Daha sonra yine yolları takip ederek Senado meydanına gittik. Chrismast ardından yeni yıl her yer ışıl ışıl ve süslü püslüydü. Macau’da yön tabelaları müthişti. Gitmek istediğiniz yeri çok kolay bulmanıza inanılmaz yardımcı oluyorlar. Senado’da öğle yemeği için Mcdonalds’a girdik bütün turistler burada idi. Yoğunluk çok sistemli bir şekilde idare ediliyordu. Çalışanlar burada da tıpkı Apple Store da ki gibi canla başla hizmet veriyorlardı. 



Yemekten sonra altın lotus heykelinin buluğu meydandaki turizm aktivite merkezinin içinde bulunan Grand prix ve şarap müzesine gittik. Macau her yıl Formula-1 yarışlarına ev sahipliği yapıyor. Müzede ilk Formula -1 arabasından, hız motorlarına 3 kapılı yarış arabalarına kadar envai çeşit araç sergileniyordu.





Grand Prix müzesinden çıkıp hemen karşısındaki Wine(şarap) müzesine girdik. Şarap müzesi de dünyanın dört bir yanında bu işi yapan emekçilerin yöresel kıyafetlerini ve şaraplarını sergiliyorlardı. İçerde ayrıca şarap yapımında kullanılan teknik alet edevatlar da gösterilmektedir. Müze çıkışında isteyenler için 3 kadehi 15 Makao Doları(Pataka)6 farklı şarap tattırıyorlardı. Bizde hepsinin tadına bakmak için 2 set söyledik. Bir tanesi çok lezizdi gördük ki o da hatırı sayılır bir meblağdaydı. Müze çıkışı yorgunluk ayaklarda belirmeye başlayınca akşama dinç olmak için otele döndük. Hem odamızı ayarladık hem de biraz dinlendik. Macau yürüyerek gezilmesi en kolay yerdi. Her şey birbirine çok yakındı. Akşam otelin saat 17.00deki servisi ile Macau Tower’a gittik. 


Akşam üzeri henüz gün batımı yeni başladığı için şehrin iki siluetini de görmüş olduk. Macau Tower’ın en büyük özelliği kule etrafından halatlara bağlı bir şekilde yürüyüş yapabilir(skywalk) ya da cesaretiniz varsa Bungjumping yapabilirsiniz. Tabi fiyatlar Bangijumping için 2000MD( yaklaşık 500TL) civarlarındaydı. Sky walk ta 600-700MD(150-200TL) arasında bir rakamdı. Önce olayları anlayıp dinlemek için yapanları izledik. Fakat Skywalk yapanlar görevlinin resim çekme çılgınlığı yüzünden yaklaşık yarım saat yaptıklarından hiçbir şey anlamadan geçirdiler. Böyle bir eziyete ne katlanacak gücümüz ne de çelik gibi sinirlerimiz vardı. O yüzden paramızla rezil olmadan vazgeçtik. Bu arada bu fotoğraflar içinde yaklaşık 150-200TL ödemeniz gerekiyor fotoğraflar fiyata dâhil değildi.





Macau Tower’da dolaşıp cam zeminlerin üzerinde dolaştık. Bir sonra ki planımız ünlü Venetian Hotel ve City of Dream Hotelleri ziyaret etmekti. Bu otellerin birebir aynısı Las Vegas’ta  da var olduğunu okumuştum. Macau Tower’dan ücretsiz servisler bizi direk City of Dream Hotel’e götürdü. İçeri girer girmez dev bir simülasyon akvaryum ve deniz kızları bizi karşıladı.


 İçeride dev bir Casino, Hard Rock Hotel, gösteri merkezi, dünyanın en lüks markalarının olduğu bir alışveriş merkezi bizi bekliyordu. Karnımız fena halde aç olduğu için önce Hard Rock Hotelin içinde bulunan Hard Rock Cafe’ye gittik. 


İçeri girmeden magnet almak için satış mağazasına girdim. Burada da fiyatlar Hong Kong ile aynı idi 130MD(32,5TL). Farklı olarak yanına bir de pek manidar zar hediye ettiler.


 İnsan açken midesinden önce gözü doysun istiyor sanırım. Hard Rock Beef Burger, Sezar salata ve dev karışık bir spesiyal seçtik yanında birde makarna söylemiştik ki son dakika yeter yahu deyip iptal ettik. 


Macau’da her milletten insan iş hayatında aktif çalışan olduklarını gözlemledim. Japon, Avusturalyalı, Alman, Hintli, Nepalli, Filipinli… Dünyanın dört bir yerinden insanlar çalışmak için buraya akın etmiş gibiydi. Yemek esnasında bir Hintli bizimle ilgileniyor konuşurken eşimin daha önce Hindistan’a gittiğini duyunca sanki ülkesinden birini görmüş gibi pek sevindi. Yemekten sonra City of Dreams’in Casinosuna girdik. Girişler ücretsiz. Oynamak zorunda değilsiniz. Güney Kore’de gördüğümüz Casino’nun buranın yanında ne kadarda küçük kaldığını gördük. Kocaman bir market büyüklüğündeydi ve insanlar kafalarını kaldırmadan masaların başında oyun oynuyorlardı. İnsana düşünmeden edemiyor orada saniyede dönen paraların meblağlarını. İnanılmaz bir Uzakdoğulu müşteri potansiyeli vardı. City of Dreams pek kafamızı sarmadı bizde çıkıp hemen karşısındaki Venetian Hotel’e geçtik.Venetian’ın girişinde bir akrobasi ekibi gösteri yapıyordu. Havada takla atan kızlar mı dersiniz ateş dansı yapan erkekler mi… Kostümle etrafta dolaşan otel çalışanları apayrıydı.









Otelin en büyük özelliği adı gibi Venedik’i tasvir etmesiydi. 3. Katına kurulan yapay nehir ve gökyüzü ile burada sandal sefası yapabilirsiniz. Yine Venetian’da da dünyanın en pahalı markalarına ait mağazaların olduğu alışveriş merkezi ve dev bir Casino vardı. Burada ki Casino da daha çok yabancı müşteri gördük oynanan oyunlar daha evrenseldi. Masalara şöyle bir göz attığımızda 100 US Dolardan açılış yapıldığını gördük. İçerde dolaşırken çarkıfelek benzeri bir oyun gördüm. Hazır buralara kadar gelmişken bir şansımızı deneyelim dedik 25TL’lik bir banknot verdim ve 5 el tahmin hakkı kazandım. 4 el hiçbir şey çıkmayınca son elde en büyük iddiaya bastım ve 5’e 50 Katını kazandım. Kısa günün karı diyerek hemen Casino’dan çıktık. Otele taksi ile döndük. Diğer adaya kadar Taksi 76MD(19TL) tuttu.





   3 Ocak 2014- HONG KONG

Sabah hiç zaman kaybetmeden otelden ayrıldık. 9 feribotu ile Hong Kong adasına dönmekti planımız. Limana zaman kaybetmemek için taksi ile gittik. Otelle liman arası yaklaşık 30MD(7TL) tuttu. Limana girer girmez uzunca bir bilet kuyruğu ile karşılaştık. Fakat nedir ne değildir diye kontrol ederken bu bilet kuyruğunun direk Hong Kong havalimanına giden feribotlar olduğunu anladık. Hemen hemen bomboş olan Hong Kong adası bilet satış ofisine yöneldik. Biletler geliş ile aynı fiyattı. Kahvaltıyı yine Mcdonalds’ta yaptık. Uzakdoğu’daki kahvaltı alışkanlığı pek bizim damak zevkimize uygun değil. Buralarda kahvaltıda da yemek yendiği için Mcdonalds’ın kahvaltı menüsü bizim için bulunmaz bir nimet oluyor. Yine 1 saate hiç sorun yaşamadan Hong Kong’a geçtik. Bu arada Hong Kong’da ve Macau’da vize istememeleri bir yana pasaportunuzda da sayfa harcamıyorlar kendi geliştirdikleri bir sistem ile size ülkeye giriş çıkış belgesi olarak küçük bir kâğıt veriyorlar. Ülkeden ayrılana kadar bunu saklamanız yeterli. Yeni otelimiz Ramada Hotel’in bir alt sokağında olan Best Western Hotel. Burası da 4 yıldız klasmanındadır. Gecelik 106TL ödedik. Ramada Hotel’in aksine çok daha konforlu ve bakımlı bir oteldi. Eşyalarımızı odaya bıraktık. Birazda dinlendikten sonra otelin servisi ile Hong Kong istasyonuna gittik.



Bugün ki programımız Hong Kong Disneyland’i görmekti. Saat 12’de otelden ayrıldık yaklaşık 40 dakikalık bir metro yolculuğundan sonra Disneyland’e ulaştık. Disneyland’de Lantau adasında buraya gidebilmek için bulunduğunuz istasyondan Turuncu hatta ki Sunny Bay istasyonuna gitmeniz gerekiyor. Bu istasyonda Disneyland’e taşıyan başka bir metroya binip 10dk kadar bir yolculuk yaplıyor. Disneyland’a aktarım yapan metro Disneyland ruhuna pek uygundu. Mickey Mouse’lu camlar, içerisinde cam bölmelerde oyuncaklar vardı. Metro bileti kişi başı 26HKD(6TL).



 Havalimanında bize yardımcı olan rehber tatil günlerinde gitmemiz konusunda uyarmıştı bizi. Açıkçası neyle karşılaşacağımızı bilmeden gittik. Amerika’da çalıştığımız eğlence parklarında yetişkinler için çok fazla seçenek vardı biz de hem dünyaca ünlü bu parkı görmüş olmak hem de biraz eğlenmek için gitmeye karar verdik. Bilet fiyatları kişi başı 450HKD(112,5TL). İçeride oyuncaklardan kurulmuş bir şehir vardı.



Her yerde Mickey’ler Mini’ler ve envai çeşit Disney karakterleri kostümlerle gezmekteydi. Öğlen gittiğimiz için fena halde açtık. Önce yemek yedik kendi fast food zincirlerinde daha sonra parkı gezmeye başladık. İçerideki atmosfer çok güzeldi fakat büyüklere yönelik makinalar çok azdı. İçeride saat başı çeşitli oyunlar gösteriler vardı. 2 makinaya bindik sırada beklerken yetişkinlerin arasında kalan 2 çocuk gördüğümde ebeveynlerinin nasıl izin verdiğini bir türlü anlamadım.


 Akşama kadara parkta dolaştık gezdik ve Paris’e bir gün yolumuz düştüğünde gitmeye gerek kalmadığına karar verip akşam 20’de başlayacak olan Symphpne of Lights showu izlemek için Avenue of Stars’ın yolunu tuttuk. Henüz saat erken olduğu için Starbucks’ın yanındaki Deepbar’da oturduk. Manzaraya karşı bir şeyler içtik. Değinmeden edemeyeceğim bir diğer konuda Mojito’ların Türkiye’de limonata olarak servis edildiğini fark ettiğim. Kullanılan malzeme oranları yurtdışında o kadar farklı ki hemen yakalayabiliyorsunuz. 2 Mojito, 1 büyük bira 212HKD(53TL) ödedik.  


Akşam saat 20’de korkuluklarda yerimizi aldık ve gösteriyi izlemeye başladık. Gösteri Hong Kong adasındaki 40’a yakın binanın katılımı ile gerçekleştiriliyormuş. O yüzden Kowloon bölgesinden izleniyormuş. Avanue of Stars’da  hoperlerden yapılan anonslarla gösteri başladı. Müzik ile uyum içerisinde lazer şov yapılıyor,  15 dakikanın 10 dakikası pek eğlenceli olmadan geçti ve son 5 dakikada biraz toparladı.







Hong Kong’a yolunuz düşer de her yerde karşılaştığınız bu gösteri haberlerini izlemeden dönerseniz çok da bir şey kaybetmezsiniz benim kanaatimce. Gösteriden sonra Hong Kong’da son akşamımız olduğu için Soho’ya yeniden gitmeye karar verdik.  Tsim Sha Sui istasyonundan Central istasyonuna geçip oradan yürüyerek Soho’ya geçtik. Nereye otursak diye düşünürken The Peak Cafe’yi tercih ettik akşam yemeği için ben tavuklu eşim somonlu sezar salata ve yanına bira söyleyip son akşamı kutladık. Salatalar ve 3 draf biraya 540HKD(110TL) ödedik. Soho’dan Otele taksi 35HKD(9TL)



 4 Ocak 2014 - HONG KONG


Son gün olduğu ve yapacak sadece bir tek şeyimiz olduğu için erkenden düşmedik yollara. 12de otelden ayrılış işlerimizi yapıp valizlerimizi lobiye teslim ettik. Programımızda Hong Kong Adasını tepeden görmek için Victoria Peak’e gitmek vardı. Peak’e tarihi tramvay ile çıkmaktı planımız otelden taksi ile tramvay istasyonuna gittik 44KHD(11TL) hemen bilet sırasına girdik. Sıra çok gibi görünse de inanılmaz hızlı ilerliyordu. Kişi başı 75HKD(18TL) tramvay gidiş-dönüş ve gözetleme terasına giriş ücreti ödedik.



Tramvay 45dereceden daha dik bir açı ile yukarı tırmanıyordu. Biraz heyecanlı da oldu. Peak Tower’ın içerisinde bir sürü hediyelik eşya satan dükkânlardı. Biz direk terasa çıktık. Hong Kong’a gökdelen tarlasına şöyle bir tepeden baktık.







Gerçekten manzara büyülüyor insanı. Terasta kurulan dilek köşesine ben de dileğimi astım. Dönüşte havalimanı tren biletini Hong Kong istasyonundaki makinalardan almaya çalışırken bilet fiyatının 20HKD daha pahalı olduğunu fark ettik. Danışmaya durumu sormaya gittiğimizde ise orda satılan biletlerin ise 20HKD daha ucuz olduğunu fark ettik. Bizimle bilet almaya çalışan yaşlı Japon çifti de uyarıp havalimanının yolunu tuttuk. Biraz masraflı olsa da bu seyâhat gerçekten her kuruşuna değdi. Mutlu, sağlıklı, huzurlu, bol gezmeli tozmalı çok yemeli ama kilo almamalı nice güzel yıllara….    

10 yorum:

  1. fiyatları paylaşmanız çok güzel olmuş...fiyatlar çok içaçıcı olmasa da:)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim!! fiyatlar bir seyâhatin en can alıcı yeri, Hong Kong'da yemek ve konaklama fiyatları yüksek genel olarak ama eminim daha ucuza mal edebilmenin imkanları vardır.

    YanıtlaSil
  3. Malesef Hong Kong 'da daha ucuza mal etmek çok zor. 8 Yıldır Shenzhen de yaşıyorum. Hong Kong en iyi bildiğim yerlerden biri.

    YanıtlaSil
  4. Süper bir yazı çıkartmışsınız teşekkürler. Sizin vize durumunuz farklı olabilir belki ama sürekli( haftada bir) Hong Kong - Macau, Macau - Hong Kong seyahati yapsak gümrüklerde sorun yaşar mıyız acaba? Yada 30gün Macau da kalıp 1-2 günlüğüne Hong Kong a geçip tekrar 30 gün için Macau ya dönebilirmiyiz? Bilginiz varsa sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Teşekkür ederim!! aslında çok özel bir vize şeklimiz yok Hong Kong ve Macau sınırları içerisinde Türk Vatandaşları için geçerli kurallara tabiyiz. Şöyle bir bilgi verebilirim bizim Macau dönüşü 30 günlük Hong Kong vizemiz yenilenmişti. bahsettiğiniz uygulamada bir sorun olacağını (kişisel görüşüm olarak) sanmıyorum.

      Sil
  5. Merhaba Özge Hanım,

    Mail adresinizi öğrenebilir miyim?

    Sevgiler,
    Özlem Mete

    ozlem@gezimanya.com
    www.gezimanya.com

    YanıtlaSil
  6. Yazınız çok güzel bizde 25 ocak 2015 itibaren hong kong,ve Tayland Phuket ve Singopura gideceğiz 12 gün inşallah tecrübelerinizden faydalanacağız muhakkak yapılması gereken şeyler neler bilgi verirseniz çok sevinirim. handan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim!! Umarım çok keyif alırsınız, Gezip görülecek yerler kişisel beklentiler değişebiliyor ama kısaca; Tayland da işler tur firmaları ile dönüyor günlük turlar, beğendiğiniz bir tanesine mutlaka katılın derim! ve Deniz ürünleri konusunda çok başarılılar! Hong Kong teknoloji alışverişi için bir cennet!! ihtiyacınız varsa eğer en iyi yer Hong Kong Apple ürünleri özellikle bayağ fark ediyor Türkiye ile! Zamanınız olursa günü birlikte olsa Macau'ya geçmenizi tavsiye ederim hazır buralara kadar gelmiş iken görmeden gitmeyin derim.. Singapur'a henüz gitmediğimiz için bir fikrim yok ..Keyifli tatiller!

      Sil
  7. Bir şey daha sormak istiyorum.Özellikle Tayland da kredi kartı kullanmak güvenli mi? kullanılıyor mu?bizde Macau yu çok merak ediyoruz. İlginize teşekkür ederim
    Handan

    YanıtlaSil
  8. Biz kullanmadık ama otellerde mutlaka kullanılıyordur.Fakat günlük hayat konusunda kesin bir şey söylemem yanlış olur! Sokak satıcıları piyasaya çok hakim nakit akışı yoğunluktaydı sanki..

    YanıtlaSil