Uzanmışım Kumsala,
Güneş damlar içime …
Akdeniz çocukları olduğumuz için midir bilemiyorum,
Mayıs ayı gelir gelmez içimiz kaynamaya başlar. Her hafta sonu kendimizi deniz
kenarına atmaya çalışır hatta yazıklarda deniz sezonunu açtığımız bile olurdu.
Son iki yıldır Çin’de ikamet ettiğimiz için bir süreliğine yazlık faslını
kapatmış olduk, lakin yine 2 haftalık Türkiye tatilimiz vardı ve bunun bir
haftasını memlekete bir haftasını da tatile ayırmaya karar verdik. Gerek
senenin yorgunluğu gerek yurtdışı seyahatlerimizin yoğun temposunun verdiği bir
durgun tatil özlemi ile bu senelik Akdeniz de yaptığımız o güzel turlara ara
verip dinlenmek ve dalışa olan özlemimizi gidermek için 5 gecelik tatilimizi
gönlümüzün Nar Çiçeği Kaş’ta geçirmeye karar verdik.
Ben
yine haftalar öncesinden Kaş ile ilgili araştırma yapmaya başladım. İlk kez
gitmiyorduk elbet fakat en fazla iki gece takılıp yolumuza devam etmiştik o
yüzden en meşhur restaurant hangisidir? Nerde? Ne yenilir? Ve en önemlisi Dalış
okulları hakkında bilgileri topladığım gibi dosyamı hazırladım. Yolculuk öncesi
Malezya Havayollarının başına gelenler her ne kadar beni biraz panikletse de
gözümün nuru Türk Hava Yolları ile 18 Temmuz’da Şanghay’dan İstanbul’a oradan
da Güzel Adana’mıza güvenle ulaştık. İki günlük aile kucaklaşması ve hızlı bir
alışveriş turunun ardından 21 Temmuz Pazartesi Pegasus Hava yolları ile
Antalya’ya ulaştık. Adana'dan yağmur kıyamet yola çıktık.
Eşimin ailesi de ramazan boyunca Kaş’ta tatil yaptılar bizim
gideceğimiz haftada orda olacaklardı dönüşte de birlikte araba ile döndük.
Adana’dan Kaş’a otobüsle gitme hayalleri kurduk fakat gördük ki böyle bir sefer
yokmuş. Aktarmaları da bizim gözümüz kesmedi. Yaptığım bütün araştırmalar sinir
stres olarak bana geri döndü sanki Antalya’dan Kaş’a değil Mars’a gidiyorduk,
Antalya otogarında otobüsler akşam 8 den sonra çalışmıyormuş rezervasyon da yok
ilk gelen ilk alır kuralı geçerli. Uçağın rötar ihtimalini de değerlendirince
Havalimanından transfer hizmetlerini araştırmaya başladım. Sevgili arkadaşımız
Yeliz Antalya’da bir turizm firmasında çalıştığı için bu konuda biraz
şanslıydık sağ olsun hemencecik bize en uygunundan bir transfer ayarladı ve
bizi karşıladı. Antalya Havalimanından eşimin ailesinin kaldığı yazlığın
kapısına kadar keyifle seyahat ettik. Yeliz’de yol boyunca bize eşlik etti ve
böylece 3 saatlik Antalya - Kaş yolu sohbet muhabbet ve hasret gidermece ile
anlamadan geçti. İlk gece Annelerle birlikte kaldık bizi misafir ettiler sohbet
muhabbet uzun oldu haliyle.
Nerede Konakladık?
Ertesi sabah
erkenden konaklayacağımız pansiyona geçtik burası 2 yıl önce kaldığımız ve de
çok beğendiğimiz Antiphellos Pansiyondu. Kaş’a gelmeden rezervasyon için
pansiyon sahibesi Aylin Hanım’la irtibata geçmiş ön ödemede yapmıştık. Gecelik
150TL bu fiyat hem pazarlık etkisi hem de ramazan ayı içerisinde olduğumuz
içindi(sezon 220TL ve de üstü) . Başta deniz gören odaların dolu olduğunu yan
odadan rezervasyon yapabileceğini söylemesine rağmen bize deniz gören bir oda
ayarlanmışlardı.
Hem de
2 sene önce kaldığımız odanın bir üst katını. Pansiyon muhteşem manzaralı bir
Teresa sahip, eğer ikinci kat ve üstü katlardaysanız, sabah uyanınca gözünüzü
açar açmaz deniz sizi kucaklıyor olacaktır lâkin genel olarak Antiphellos
pansiyonla ilgili görüşlerimiz çokta olumlu değiller. Booking.com dan takip
ettiğinizde aynı fiyata çok daha konforlu yerler bulabiliyorsunuz biz biraz
duygusal davrandık.
Neydi bizi rahatsız edenler; işletme çalışanları henüz 15-16
yaşındaki gençler iş ciddiyeti pek yok, temizlik konusu biraz vasat, defalarca
oda temizliği sonrası balkon kapısının kapalı tutulmasını söylememe rağmen
odaya her girdiğimde kapının sonuna kadar açık olduğunu gördüm. Havluları her
değiştirdiğimizde yeni verdik size gibi cümlelerle başlayan konuşma daha çok
kendi kendine söyle moduna dönüştüğü için hiç hoş olmuyordu. Ya bu hizmeti
vermeyeceksiniz ya da kotanız varsa en başından söyleyeceksiniz. Kısacası biz 2
sene önceki samimiyeti bulamadık.
Hangi Dalış Okulu ile Nerelerde Daldık?
EGEBARAKUDA DALIŞ
OKULU- Uğur TANRISEVER
Kaş’a gelmemizde ki en önemli etken tabii ki de
dalıştı. Daha önce iki farklı dalış okulunu denemiştik. Geçen sene ben
subaqua’da Oray hoca ile deneme dalışına çıkmıştım ve gayette memnun kalmış
bunun üzerine 1 yıldız dalıcı eğitimi almaya karar vermiştim. Eşim ise tekne klasiği
5-6 kişilik guruplarla dalmış ve istediği randımanı alamamıştı. Bu sene hem çok
dalış yapacaktık hem de istediğimiz noktalarda keyif alacağımız bir dalış olsun
istiyorduk. Kaş’ta tekne kültürü kısaca şöyle; bir gün önceden ofislerinde
rezervasyon yaptırdığınız, istediğiniz noktaya kesin gidileceğini söyleyen
çalışanlar, ertesi sabah bir sürü insanın doluştuğu mülteci teknelerini andıran
kalabalıkta size dalış noktasının değiştiğini sizin aklınızdan bile geçmeyen
alakasız bir yere gidiyorsunuz. Dalıcının, eğitmenin, dalıcının dalış yapmayan
arkadaşının dahi olduğu bu teknelerde dalış sıranızı bekler kıyafet kollar ve
gereğinden fazla zaman harcarsınız. Bu hep mi böyledir tabi ki hayır ama Kaş ve
Kaş gibi dalış açısından popüler noktalarda tekne ile dalışa gitmek böyle olsa
gerek. Tabi
herkesin keyif aldığı şey başka ama bu bizim için keyifli olmadığından
alternatif ne olabilir diye araştırırken EGEBARAKUDA KAŞ DALIŞ OKULU’nun
Tripadvisor’da ki yorumları gözüme takıldı KİŞİYE ÖZEL DALIŞ diyordu,
yorumlarda herkes çok memnun kaldıklarından bahsediyordu derken Egebarakuda
Dalış Okulun internet sitesine de baktım. EGEBARAKUDA KAŞ Kaş’a gider
gitmez de kontak kurduk. Ofisleri bu sene Kaş Restaurantın karşında Uğur
Tanrısever ve Onur Koraltürk Kumsal her akşam ordalardı. Uğur Hoca işinde
gerçekten çok titiz olduğunu ilk akşam konuşmalarımızda hissettirdi.
Sistem
şuydu; biz Zodyak botla belirlediğimiz dalış noktalarına dalış tekneleri yola
çıkmadan ortalık balık adam dolmadan gidip gelecektik. Botta sadece biz ve
yahut duruma bağlı olaraktan 2 misafir daha olabilirdi. Şansımıza sadece 1 kez
2 Hollandalı eşlik etti. Bu sene tekne dalışları 55 TL Egebarakuda ile
istediğin yere özel dalış ise 100TL. Arada ki fiyat farkı gördüğümüz su altı
canlıları ve konfor, güvenlik, göz
önünde bulundurulduğu zaman hiçbir şey olduğunu garantiledi. Eşim 11, ben 5,
Zeynep(eşimin ablası) 1 deneme dalışı için anlaştık. Sıra nerelerde dalış
yapacağımızın kararını vermeye geldi. Brövelerde farklı olduğu için önce
birlikte dalış yapabileceğimiz noktalara sonra eşimin istediği diğer noktaları
belirledik. Dalışlara Gencer Özdemir ile yaptık, kendisi son zamanlarda gördüğüm en dikkatli,
kontrollü, güvenlik konusunda son derece hassas dalış eğitmeniydi. Yüzey
beklemeleri, derin dalışlardan yüzeye çıkış kontrolleri gibi birebir insan
sağlığına etkili olan bu dalış kurallarına son derece titizlik göstermesi ve
güler yüzü ile tüm dalışlarda bize eşlik etti, Sevgili Onur Koraltürk Kumsal’da
bot içerisindeki gerek olabilecek her şeyi düzenliyor toparlıyor kontrol ediyor
bize bir giyinmek kalıyordu sayesinde.
Sabah 9 da bazı günler 8.30’da dalış için hazır olup yola
çıktık. Nerelere daldık neler gördük kısmına gelince ise;
1-
Fenerde ki Rif ile ilk açılışımızı yaptık hem
bir senenin hamlığını atmak için de gayet güzel bir tercih oldu. Henüz Dalış
tekneleri yanaşmadığı için kimseler yoktu gittiğimizde Eşim ben ve Gencer
Özdemir su altına indik. Bu sene ilk su altı ekipmanımızı da aldığımızı gururla
söyleye bilirim fotoğraf makinamız su altında bize eşlik etti. İlk dalışta
kontrol için sadece Housing’ini indirdik. Şans ya neler gördük o dalışta da;
kocaman bir su kaplumbağası, Kaş’ın meşhur Orfozu Süleyman (yaklaşık 1
metre), Ahtapot, Deniz Tavşanı ve rengârenk
yüzlerce balık… (22 metre)
2-
Fenerde ki Uçak batığı, bu turizm amaçlı
batırılmış bir uçak. Görsel olarak çok etkileyici! Geçen senelerde defalarca
gitmek istememize rağmen orda hiç canlı olmadığını bahane ederek gitmek
istemeyen dalış okullarına buradan seslenmek istiyorum, henüz Bebek olan bir
Müren balığını uçağın pervaneleri arasında gördük ayrıca Lagos ve Orfozlar
burada da vardı. Deniz Tavşanı ve Tüplü kurt uçağın gövdesinde yer edinmişti.
Uçak 21 metre derinlikte kıyıdan yüzmeden botla direk üzerine doğru süzülerek
iniş yaptık. İlk bakışta ürkmemek pek mümkün olmadı benim için.
3-
Neptün (Sahil güvenlik), buraya eşim indi.
İnerken Hollandalı arkadaşlardan birisi heyecana kapılıp tüpünü çabuk bitirince
ve kulak problemi yaşayınca dalışı tam tamamlamadan dönüş yaptılar. Geminin
burnuna kadar gidip geri dönüldü.(36 metre)
4-
Hidayet Koyu,
birlikte dalış yaptığımız bir diğer koy burada zirai tarım uçağı batığı
vardı. Bir teknenin çapası sonucu uçak ikiye ayrılmıştı. Kanatlar 18 metrede
gövdesi ise 21 metredeydi. Görüş biraz bulanıktı.(21 metre)
5-
Oasis, burada doğal bir durum sonucu batmış bir
gezi teknesi varmış benim inemeyeceğim derinlikte olduğu için eşim gitti.
Burada da bir Vatoz görme şansı oldu.
6 -
Heybeli, tekne batığı varmış. Erken saatlerde ya
da teknelerin dönüş zamanında biz dalışa çıktığımız için sualtı sadece bize
kalıyordu. Bu gerçekten paha biçilemez bir konfordu.(25 metre)
7-
Kanyon, sanırım ömrü hayatımda unutamayacağım
bir dalışa tanıklık ettim. Eşim ve Uğur Hoca ile daha öncede bir kere Kanyona dalmayı
denemişler fakat akıntının kuvvetine baş edemeyeceklerini görüp rotayı başka
bir noktaya çevirmişlerdi. Bu sefer azmedip Gencer Hoca ile suya girdiler ama
biz su üzerinde bile tutunmadan duramazken onlar nasıl su altına ineceklerdi?
Derken tüm kontrolleri yapıp direk daldılar suya yukardan görebildiğim kadarı
ile komando gibi kayalara tutuna tutuna ilerlemeleri oldu. Sonrası da bu
şekilde ilerleyip Kanyona bırakmışlar kendilerini bütün o akıntı bir anda yok
olmuş ve görsel şölen başlamış, Kanyonda ki tünellerden geçmişler falan, ben
bunu yapabilir miyim derseniz kesinlikle HAYIR! Su altında bu kadar karanlık
beni hayli ürkütüyor. Ben maksimum 21 metremde gayet mutlu ve de huzurluyum.
(33 metre)
8-
Pina, burasıda benim dalış yaptığım başka bir
noktaydı. Burada bizzat kendim Vatoz kovalamışlığım (ne akla hizmet) vardı.
9-
Besmi, Eşimin dalış yaptığı başka bir nokta.
Burası Kaş’ın tam karşında bulunan Yunan adası MEIS’e en yakın dalış
noktasıydı. 41 metre derinlikteki Amforalar ve canlılar pek keyifliymiş
doğrusu. Yine burada kocaman bir kaplumbağa görmüşler.
10-
Camel Rif, pek canlı denk gelmemiş fakat
keyifliymiş. Flying Fish bölgesi gitmek istediği başka bir noktaydı ama şartlar
dalış için pe uygun değildi. Bu saydığımız noktalarda dalışlarımızı
gerçekleştirdik. Fenerdeki uçağa iki kere dalış yaptık ilk dalışımızda
makinamız yanımızda yoktu.
Egebarakuda Dalış okulu’na Uğur Tanrısever, Gencer Özdemir ve Onur Koraltürk Kumsal’a, son derece
keyifle ve güvenle dalış yapmamızı sağladıkları için, su altındayken sabırla
bizi bekledikleri heyecanımıza ortak oldukları için tekrardan teşekkür ederim.
Eğer Kaş’ta su altı sizin olsun istiyorsanız Egebarakuda Dalış Okuluna mutlaka
uğrayın. (Tel: 0242 836 12 13 / 0 532 447 40 44)
Dalmak Yetmez Yamaç
Paraşütü Beni Bekler!!
Yıllardır hayalini kurduğum ama bir türlü fırsatını ve
iznini yakalayamadığım Yamaç Paraşütünü bu sene yapabilecektim. Peki nerde
nasıl olacaktı. Bizden önceki hafta Eşimin diğer ablası Edibe’de Kaş’taydı ve
oda bu aktiviteyi gerçekleştirmek için çok istekliydi skype’da yaptığımız
görüşmeler sonrası karar verdik. Karar vermek işin başı asıl sorun uygun fiyatı
yakalamaktı. 250TL olan uçuşlar için hem güvenilir bir okul bulmak hem de
pazarlık payı yakalamak lazımdı.
Edibe
sayesinde Begonvilli Yamaç Paraşütü ve her türlü etkinlik okulu ile semaya
çıktık. Limanda sabah buluşup hava
şartları da bizden yana olduğu için servise binip 600metre yükseklikteki kakış
noktasına geldik. İnsanın manzara
karşında nutkunun tutulmaması imkânsız olduğu bir noktadaydık. Kalkış ben daha
ne olup bittiğini anlamadan olmuştu. Sonra süzülme faslı başladı Pilotun
söylediğine göre 800metreye kadar yükseldik. En güzel kısmı Deniz üzerine
geldiğimiz zamandı. İsteğe bağlı olarak akrobasi yapıyorlar tabi bu uçuşun
kısalmasına da sebep oluyor.
Ben
heyecanı sevdiğim için biraz dönmeyi kabul ettim çok eğlenceliydi. Lakin
sorarsanız dalış mı yamaç paraşütümü benim tercihim dalıştan yana olur,
bilemiyorum yıllardır heyecanla beklediğim bu etkinlik aslında bende beklediğim
heyecan ve adrenalini yaratmadı. Sadece yükseklik ve manzara bende beklenen
etkiyi bırakmadı daha doğrusu, dalışta ki gizem, her an bir şey görme heyecanı
daha başka daha mistik
Nerede Ne yedik?
Mercan Balık
Restaurant
Kaş’a gelip de Anneyi Babayı götürebileceğimiz en kallavi
restaurant sanırım Mercan Balık olurdu. Bütün restaurantlar birbirinden güzeldi
ama biz bu akşam biraz daha özenli itinalı olsun istedik. Öğlen dalış dönüşü
rezervasyonumuzu yaptırdık. Akşam 5 kişi ile masada yerimizi aldık. Mercan
Balık Lagos=Laos=Grida ( üçü de aynı balıkmış) buğlası ile meşhur fakat biz
içimizdeki ızgara balık özlemine birazda şefin tavsiyesine uyup Izgara Lagos
söyledik ortaya. Mezelerde Şake Hanımın özel tavsiyelerini de dikkate aldık.
Şake Hanım bütün mezeleri kendisi yapıyormuş bazıları kendi özel tarifleri
olduğunu da özellikle belirtti. Burada farklı olarak ilk defa Balık Çorbası ile
Levrek Marin ve Midyeli Lahana dolma mezelerini denedik. Pekte sevdik.
Dolphine Restaurant
Yemek saatine geç kaldığımız bir akşam hiçbir yerde yer
bulamayıp girdiğimiz bir mekândı. Şahane manzarası yediğiniz içtiğinizi de
güzelleştiriyordu elbette. Balık yerine Meze ve ara sıcaklarla geceye devam
ettik.
Ruhi Bey Meyhanesi
Burası herkesin arayıp da bulamadığı Üzüm Kızı
Restaurantın ta kendisi.. Üzüm Kızının
işletmecisi olan Ruhi Bey birkaç sene önce vefat edince idareyi oğlu devralmış
ve ismini de Ruhi Bey Meyhanesi olarak değiştirmiş. Atmosfer süper Meyhanenin
duvarları Atatürk ve Yeşilçam starlarının posterleri ile döşeli müzikten söz
etmeye bile gerek yoktur sanırım Türk sanat müziğine doyuruluyorsunuz. Kaş’a
gelirken nerde ne yenilirin de ön çalışmalarını yaptığım için Sütte Balık ve
Balık Kokoreçte iddialı olduklarını biliyordum.
Sütte
Balık gerçekten enfesti mutlaka denenmeli. Balık kokoreç deniz canlılarının
ahtapot, karides, kalamar, vb oluşan bir çeşit yemek bizim için biraz ağır daha
doğrusu çok yağlı geldi. Geri kalan herşey son derece lezizdi. Ruhi Bey ve
Bahçe Balık yan yana ve biz yemeğe çok geç saate bırakmadığımız için yer
bulabildik (18.30-19.00) tabi aksam 20.00-21.00 dan önce kalkmakşartı
ile buralarda yemek yemek istiyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmanız şart
yoğunluğa göre birkaç gün önceden olması bile gerekebiliyor. Benden söylemesi.
Bahçe Balık
Burasıda Kaş denilince akla gelen diğer popüler
restaurantlardan bir diğeri. Ahtapot ızgarası ile meşhur olan bu restaurantı
canı gönülden tebrik ederim. Hayatımda yediğim en güzel Ahtapot Izgara idi. Gerçekten
hakkını vermişlerdi. Ahtapot Izgara fiyatını da şanından almış olsa gerek el
kadar Ahtapot 40TL idi. Kaş’ta yemek
yediğimiz bütün restauratlar son derece temiz ve düzgündü en önemliside her şey
çok lezizdi, hepsinden memnun kaldık. Son akşam Bahçe Balıktaydık duyduğum
cümleyi paylaşıp rezervasyonun önemini bir kez daha belirtmek isterim.
Cumartesi akşam için yer soranlara yer olmadığını belirtirken bayramın son günü
olan Çarşamba akşamına kadarda dolu olduklarını söylediler. Ruhide aynı cevapla
müşterileri uğurluyordu.
Bi Lokma
Öve Öve bitilemeyen bu Lokmacı teyzenin lokmalarından da bir
akşam tatma fırsatı yakaladık yeri Egebarakuda Dalış Okulunun hemen yanında
Sevgili Onur Koraltürk Kumsalın el yapımı güzel Takılarını sergilediği tezgâhın
karşında idi. Ben biraz hamurumsu buldum Lokma denilince aklıma hep Mersin
Narlı Kuyuda yapılan gelir orda da taze taze yapılır ve çıtır çıtır yersiniz.
Hangi Barlarda
Takıldık?
MAVİ BAR
Bu kadar popüler olmasının verdiği gerginlikten mi
bilmiyorum son iki senedir meydanda, inatla oturmayıp hep Giorgios’u tercih
ediyorduk. Müzik daha kaliteli geliyordu kulağa fakat bu sene Giorgios resmen hayal kırıklığı yarattı
doğru dürüst müzik yoktu. Masalar orda da renklendirilmişti bütün ayırt edici
özelliklerini yitirmişti kısacası bizde dümeni kırıp Mavi’ye oturduk. Müzikler
gayet keyifliydi ortalarda değil de köşe taraflar tercih sebebiydi.
Yaşadığımızı coğrafyanın gereği kalabalık basıyor artık bizi. Müzik güzeldi,
biralar enfesti. Biranın yanına çekirdek mi? midye mi? ne istersek dışardan alınıyordu. Yemekten
sonra birkaç akşam takılmaya devam ettik.
HIDEAWAY BAR
Kapısını bulmakta epey zorlandığımız başka güzel mekan. Kaş
Meydan da olan bu yer adı gibi tam saklanılmak için. Meydanda Çakıl tuhafiyeyi
takip edip sola doğru ilerleyin küçücük kapısının ardındaki Wonderland’i
bulacaksınız. Meydanda ki birkaç esnafa sorduğumda onların da nerde olduğunu
bilmediği bu güzel bahçede çok keyifli iki akşam geçirdik. İki akşamda barda
oturduk. Meşhur Kova adlı içeceklerini denedik. Aslında dört kişilik yapılan
kova 2 kişilikte yapılabiliyor. Nedir bu Kova derseniz? Tekila, votka, Cin, Rom
yanılmıyorsam ve de taze meyvelerin eklendiği Kilden yapılmış Saksıda servis
edilen enfes içki. Biz kovayı çok sevdik Barmen arkadaşların muhabbetleri de
ayrıca keyifliydi. Barda oturup her şeyden içki yapmanın sırlarını keşfetmeye
çalışsam da sanırım biraz daha
Hideaway’i ziyareti gerekecek.
Son Olarak Beachler
kaldı!!
Bilal’in Yeri
Tatilin ilk gününü sadece denize girmek üzere aktivitesiz
programlamıştık. Napalım nerde girelim diye konuşurken Limandan küçük
motorlarla Limanağzı taraflarında ki beachlere gitmeye karar verdik.
İnternetten yaptığım araştırmalara göre en popüler Bilal’in Yeri idi. Bizde laf
dinledik ve rotamızı Bilal’ın Yeri olarak belirledik. İnanılmaz güzel bir yerdi. Localarda keyif
çatıp yatıp yuvarlana biliyorduk. Şezlong ya da Localar için ekstra bir ücret
ödemedik. Yediğiniz içtiğinizi ödeyip kalkıyorsunuz. Dakika saniye kafanıza
gelip de siparişiniz var mı? Diye baskı kuran bir sistemde yoktu. Aksine
sipariş için garson kovaladığımız bile oldu. Tek sorun benim gözümden her
siparişe yeni adisyon açılıyor olması o yüzden ne yediğinizi içtiğinizi not
alırsanız dönüş zamanı oluşacak kaosu engelleyecektir. Dönüşte gelirken aldığımız
gidiş dönüş biletler sayesinde saat 15.00’dan 18.30’a kadar gelen bütün
teknelerle dönmemizi sağlıyordu.
Çınarlar Beach -Küçük
Çakıl
Dalış sonraları ve araları kayalara vurmuş denizaslanları
gibi kendimizi şezlonglarına bıraktığımız küçük çakılın en solunda bulunan
beach. Pizzaları ve kekleri ile popülerler. Gayet lezizdi doğrusu hakkını
vermişlerdi.
Derya Beach- Küçük
Çakıl
Burası da Çınarların dibinde olan bir diğer mekan
anlamadığım bazı tartışmalara şahitlik etmiş olsam da sanal âlemde birbirlerinden
üstünlüğü konusunda, benim gözümde ikisi de aynıydı!! Aynı deniz aynı koy güzel
lezzetler her zaman baş tacıdır. Buranında
Hamburgeri ve gözlemeleri popülerdi otlu olan gözlemelerini pek beğendik. Dalış
araları ve sonrası için çok uygun mekânlardı bizim için. Bangır bangır müzik
yoktu, başımızda dakika başı biten elemanlar yoktu. Keyif dolu uyuduk J
Yine bir tatil doyamadan bitti gitti. Dönünce insan sanki
hiç gitmemiş gibi hislere ne kadar kapılsa da aslında üstündeki stresi birazda
olsun bırakmış dönmüş oluyorsun oralarda. Yeni tatiller bizi bekler içimizdeki
gezme aşkına engel hiçbir sebep olmasın şu dünyada gönlümüzce gezelim görelim
yeni tatlar deneyelim şaşıralım kızalım öfkelenelim ama yine de gezelim….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder