14 Nisan 2016 Perşembe

Goa- HINDISTAN

Hindistan – GOA Yepyeni bir yıl ile hayatı değişenler arasında bu sene biz de vardık. Öyle ki yeni yıla Zülce ile birlikte girdik. Son tatilimizden sonra hızla değişen sadece göbeğim olmadı. Hayat bizi Zülce’nin gelişi ile bambaşka bir serüvene savurdu. Ekim ayında ben doğum için Türkiye’ye dönerken, eşim evimizi Çin’den Hindistan’a taşıdı. 25 Aralık 2015’te kızımızı kucağımıza aldık. 18 Şubat 2016’da ise toparlanıp hep birlikte Hindistan’ın Ahmedabad kentine yerleştik. Ahmedabad, Hindistan’ın 5., Gujarat eyaletinin ise en büyük şehri. ( Ahmedabad ile ilgili daha sonra detaylı yazacağım ) Nisan ayında karşımıza çıkan en müsait tatilde kendimizi Hindistan’ın güneybatısında yer alan GOA eyaletine attık.
Goa, 450 yıl Portekiz sömürgesi olmuş 1962 yılında tekrar Hindistan topraklarına katılmış tropik bir cennet. 1960’larda hippilere uzun süre ev sahipliği yapması ile de meşhurdur. Ahmedabad’tan Spice Jet Air ile 1 saat 45 dk.da Goa’ya ulaştık..
Zülce uçakta hiç sorun çıkarmadı, basınç durumunu emzirerek ya da emzikle hallettik, dikkatini en çok çeken oyuncak da yanımda olunca keyifle gittik. Tatilimiz 3 gece 4 gündüz olduğundan zaman kaybetmeden otele varabilmek için otelden transfer hizmeti de almıştık. Zülce henüz 3,5 aylık olduğu için otel tercihinde konforu yüksek tutmaya karar vermiştik. Cavelossim Plajı’ndaki The Leela Kempinski Beach Resort tercih ettik. Havalimanından yarım saat erken çıkmamıza rağmen otelin ayarladığı araç çıkışta bizi bekliyordu. Havalimanı ve otel arası tam 1 saat sürüyor.
İlk etapta yollardaki manzara Filipinler’i anımsatıyor insana. Aradaki fark evler daha bakımlıydı. Sokaklarda Latin esintileri taşıyan kadınlar kendinizi Hindistan’dan uzakta hissettiriyor aslında.
Filipinler’de şahit olduğumuz aşırı Hristiyanlık burada da kendini gösteriyor ama hala kafalar biraz karışık sanırım evlerin önünde Hindu tapınaklarını andıran minik kiliseler vardı. Ayrıca Ganesh, Shiva ya da Krishna, Hz.İsa ya da Azizlerle yanyana duruyordu.
Şoföründe dediği gibi tam bir saat sonra oteldeydik. Kapıda sizi çiçeklerle ve Hindistan Cevizi Suyu ile karşıladılar. Check-in işlemlerini halledip odaya geçtik. Oteli Agoda.com dan ayarladık. Bu zamana kadar kaldığımız en büyük ve en lüks odaydı.
Banyosu Japonya’da kaldığımız oda kadar, balkonu da Hong Kong’daki kadardı. Hemen üstümüzü değiştirip plaja koştuk. Vakit geç olduğu için Zülce girmeyecekti ama tropik denizler konusundaki bahtsızlığımız burada da devam etti. Plaj kırmızı bayraklıydı ve o bayrak tatil boyunca hiç renk değiştirmedi.
Yemek sonrası oteli turlayıp sahildeki barda bir şeyler içtik. Beyaz kumlara basmak kafanı her çevirdiğin yerde palmiye ağaçları ile kucaklaşmak bile insanın kendini iyi hissetmesine yetiyor
Ertesi günkü programımız sabahtan akşama kadar denizde havuzda takılmaktı. Çünkü doğumdu, taşınmaydı, işleri devralmaydı derken haddinden fazla yorulmuştuk ve dinlenmek istiyorduk. Bu arada biz bebek arabasını yanımızda götürmedik kanguru ile seyahat etmek işleri çok daha kolaylaştırıp hızlandırıyor. Otel çalışanları bebek arabamız olmadığını görünce bize temin edebileceklerini söylediler bu hizmet paha biçilemez olsa gerek.
Ertesi Gün Güne sıkı bir kahvaltı ile başladık, açık büfede yaşadığımız hayal kırıklığı kahvaltıda yerini mutlu midelere bıraktı. Kahvaltıdan çıkıp doğru plaja gittik ama kırmızı bayrak bizi karşıladı biz de gerisin geri havuza döndük.
Havuz çok kalabalık olmadığı ve erken davrandığımız için çok sakindi, akşama kadar havuz başında takıldık bir ara otelin masaj servisinden yararlandım. Otelde masajdan güzellik salonun ihtiyaç duyulabilecek her şey vardı. Sadece bizim için çok önemli olan dalış konusunda yardımcı olamadılar. Otel bünyesinde scuba diving center yoktu ulaşabileceğimiz en yakın yer ise 45dk mesafedeydi. Dalışı bir dahaki sefere bırakarak ertesi gün şehir turu yapmak için otelle anlaştık.
Otelin bahçesi muazzam güzel envai çeşit bitkiler ve kuşlar etrafta dans ediyor. Bir de hırsız kargalar var ki onlar pek de sevimli olmuyorlar. Biz havuzda iken karganın biri tam 2 paket çikolatamızı bir kapışta kaçırdılar. Onlar için otelin, elinde saçma tüfekle gezen güvenlikleri var, sanırım ancak böyle baş edebiliyorlar.
Akşam yemek için ise otelin yakınındaki The Fisherman’s Wharf adlı restoranda yedik. Biz yerel lezzetleri çok salaş yerlerde yemeyi tercih eden kesimden değiliz, hiç bir zamanda olmadık. Güzel lezzetleri nezih ve temiz ortamlarda tatmayı tercih ediyoruz. Bu nedenle The Fisherman’s Wharf hem çok keyifli hem çok nezih hem de her şeyin çok leziz ve taze olduğu bir mekandı. Biz büyük bir keyif ile canlı müzik eşliğinde yedik yemeğimizi. Fiyatlar ise otelin restoranlarının yarı fiyatı idi. Rezervasyonlu gitmek gerekiyor yalnız. Civar otellerden akşam için gelen konukları hayli fazlaydı.
3.GÜN Sabah kahvaltıdan sonra yine bir umut kumsalın yolunu tutuyoruz ama yine kırmızı bayrak rüzgarda dalgalanıyordu. Şehir turu saat 13’de başlayacağı için sabahı da değerlendirelim dedik. Yine üç beş yüzme faslından sonra saat 13’de lobide hazır bulunduk. Hindistan’daki en güzel hizmet otellerin size ayarladığı günlük taksiler. Bu taksilerin bedeli günlük 20 -30 dolardan başlıyor. (Aracın modeli ve gideceğiniz km göre hesaplanıyor) Sizi istediğiniz her yere götürüp bekliyor ve en sonunda otele getiriyor ve sistem çok iyi işliyor. İlk olarak biz Goa’daki Hristiyanlığa direnen Hinduları ziyaret etmek istedik.
Shri Shantadurga Temple. Tapınak otelimizden 45 dk uzaklıktaydı. Giriş ücretsiz tapınak çevresinde içerideki tanrıya sunmak için çeşitli eşyalar satılıyordu. Bu zamana kadar o kadar çok tapınak gördük ki, bu seferki hayal kırıklığı oldu. Hem bölgenin en büyük tapınağı olması hem de en eski tapınak olma özelliğine sahip olmasına karşı son derece bakımsızdı. Tapınakta fotoğraf çekmek yasaktı. İçeride bulunan tanrının etrafında tam tur atabileceğiniz bir nevi tavaf bölümü vardı. Bir de getirilen hediyeleri kabul eden bir Hindu rahip ama hayattan o kadar bezmişti ki insanın olan yaşam enerjisini de sömürüyordu. Bahçede biraz takıldıktan sonra şoförü arayıp bir sonraki destinasyona gitmeye hazır olduğumuzu söyledik.
Yeni rota Spice Plantation( Baharat Tarlası) buraya giriş kişi başı 400 INR. İçeride size bir rehber ve de açık büfe yemek hizmeti veriliyor. Hemen toplanma alanına gidip rehberin gelmesini bekledik. Sırayla ormanın içinde muskat, tarçın, five season denilen karışık bir baharat, karabiber, kahve, kakao, ananas, loveapple (Türkiye de olmadığı için tam olarak karşılığını bilmiyorum), duran denilen kokulu tropik meyve, safran, vanilya ve aklıma gelmeyen daha bir çok baharatın yetiştiği ortamları gösterip bitkilerden kokuları yakalamamız için yardımcı oldular ve baharatların yapraklarını kırıp bize vererek birebir görmemizi sağladılar.
En ilgi çeken kısımlar ise bir ananas bitkisinin 3 yıl sonra ilk meyvesini vermesi, Muz ağacının aslında bir ağaç değil bitki olduğunu ve bitki familyasının en uzun türünün bambular olduğunu öğrenip gözlemledik ve de Kaju fıstığının nasıl bir meyvenin çekirdeği olduğunu görmek oldu. Kaju’nun meyvesinden yapılan alkollü içeceği de tur sonunda ikram ediyorlardı. Baharatların arasında gezerken koşar adım yürüyen bir fille karşılaşmak hayli enteresan oldu. Tur sonunda istediğiniz baharatları satın alabileceğiniz bir mini market de mevcut. Tur bitiminde sıcak çarpmaması için ensenizden aşağı bir kepçe suyu boşaltıyorlar. Omuriliklerimizden akan buz gibi olan bu su kendimize gelmemizi sağladı. Hemen kendimiz için biraz baharat ve Kaju’dan yapılan içkilerden aldık ve yemek kısmına geçtik. Yemekler ağırlıklı vejetaryen olup bir iki kap tavuk yemekleri de vardı.
Yemekten sonra şoförümüzün beklediği yere gidip yeni rotamıza yöneldik. Basalica of Bom Jesus Church. Bu kilise Old Goa’da yer alıyor tam karşısında da St. Cathedral Church bulunuyor. Kilise adanın en eskisi (1605) olma özelliğini taşıyordu. Hindu tapınağına kıyasla hayli yoğun ziyaretçileri vardı. Başlarda da belirttiğim gibi Goa’da Hristıyanlık ciddi derecede yaygındı buda Hint kültüründen uzaklaşmalarına sebep olan etkenlerin başında geliyor fikrimce.
Kiliseleri de dolaştıktan sonra yolumuzu Goa’nın başkenti olan Panjim’e çevirdik. Panjim’de ilk dikkatimiz çeken yüzen kumarhaneler oldu. Şehrin her yerinde kumarhane reklamları, afişleri boy gösteriyordu. Portekiz sömürgelerinin hazin sonu bu sanırım birer kumarhane cennetine dönüşmek. İşin ilginç tarafı ise gitmeden yaptığım internet taramasında hiç bu durumlardan bahsedilmiyor olması.
Panjim’de araçtan inmedik. Şehrin en tepesindeki devlet binalarının yanına kadar çıkıp son olarak Colva Plajı’nı da görmek istedik. Öyle bir ayarlama olmuştu ki özellikle günbatımını izlemeye gelmişiz gibi oldu. Colva Plajı halka açık bir plaj etrafı oldukça hareketli olmasına rağmen plaj kültürü olduğunu pek zannetmiyorum. Etrafımızda ki insanlar elbiseleri ile denize giriyordu ve inanılmaz kalabalıktı. Etraftaki yabancılar da denize girmiyor gün batımını izliyorlardı. Bizim kaldığımız bölge, oteller bölgesi olduğu için rahatlıkla hareket edilebiliyordu ama diğer plajlarda durum nedir bilemiyorum. Goa’nın kuzey kısmına hippilerle ünlü kısmına gitmediğimiz için orda durum nedir hiç fikrim yok.
Otele döndüğümüzde akşam 8 olmuştu. Hemen üzerimizi değiştirip otelin sahildeki restoranına gittik. Bu arada o gün otele bir düğün kafilesi geldi. 3 gün boyunca sürecekti düğün, 100-150 kişilik konuklar 3 gün boyunca gerek modern gerek geleneksel tarzda eğlenecekler. Zengin Hintli düğünü de böyle oluyor demek. O akşam kumsalda modern tarz düğün partisi vardı hemen sonrasında otelin başka bölümünde pijama partisi ile devam ettiler. Biz bir heyecan acaba yer bulur muyuz kaygıları ile sahile gittik. Yemekler şahane idi, fiyatlar da yemekler kadar şahane idi. Dün akşamın 2 katını ödedik.
4.GÜN Erken kahvaltı yapıp öğlene kadar havuzda takıldık. Öğlen otelin servisi ile havalimanına gittik. Dönüş Air India ile Mumbai aktarmalıydı. Zülce doğduğundan beri otobüs yolculuğu yapar gibi uçak yolculuğu yaptığı için yollarda çok uyumluydu. Tatil boyunca da öyle oldu anne karnında başlayan seyahatlere alıştı sanırım. Biz bu kızla daha çok yol yaparız. Namaste Hindistan !! Gezip görecek yeni şehirlere.....

2 yorum:

  1. Keyif alarak okudum.
    Sayenizde bende gitmiş kadar oldum. Devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim..Hindistan'a yeni başlıyoruz :)

    YanıtlaSil